Güneş ve solaryum masum değildir

Dünyada mevcut en iyi anti aging krem; yüksek faktörlü, kaliteli bir güneşten koruyucudur.

Bu yıl oldukça yağışlı ve karlı bir kış geçirdik. Nisan yağmurlarının arasında zaman zaman parlayan güneş hepimize çok tatlı geliyor. Ne var ki, güneş iki yönü keskin bıçak gibi; onsuz da olmuyor, kendinizi bırakmaya da gelmiyor! Özellikle Ozon tabakasının incelmesi ile bizi tehdit eden tehlikeler gittikçe büyüyor. Güneş ışınları tüm bağışıklık sistemini bozuyor, katarakt ve kanser riskini ciddi ölçüde arttırıyor.

Bulutlu havalarda bile güvende değiliz. Ultraviyole ışınlarının büyük kısmı (%60-80 oranında) bulutlardan geçerek cilde ulaşır. Deniz, havuz, göl gibi ortamlarda, karlı yerlerde, güneş ışınlarının şiddeti yansımayla artar. Denizde olmak veya havuza girmek bizi güneşten korumaz. Çünkü UV ışınları suyun en az 30 santim altına kadar ulaşır…

Güneş bağışıklık sistemimizi zayıflatır:
Güneş ışınları, hücreleri yiyip bitiren serbest radikalleri çoğaltır ve aktif hale getirir. Bunlar cilt hücrelerindeki yağın parçalanmasına neden olurlar, cildimizdeki kollajeni ve vücuttaki tüm proteinleri tüketirler. Daha önemlisi, hücre yapısına, kanımıza ve beyine zarar verirler. Böylece büyük bir tahribata, savunma gücümüzün çökmesine, erken yaşlanmaya ve her türlü hastalığa neden olurlar. Güneş ışınları gözde katarakt oluşmasına da yol açar.

Güneş cildimizin düzenini bozar, kanser tehlikesi artar:
Güneşe maruz kalan ciltler kendini korumak için kalınlaşırken derimiz yer yer rengini kaybeder veya lekelerle dolar. Güneş kılcal damar çatlamalarına, yüzümüzdeki siyah noktaların artmasına da neden olur. Daha kötüsü, zamanla cilt kanserine dönüşebilecek hücre bozulmalarına yol açar.

Işık yaşlanması:
Güneşte kaldıkça, derideki lifler dejenere olur. Cildi gergin, esnek ve pürüzsüz tutan
doğal yapı bozulur. Cilt kalınlaşır, sertleşir ve kırışık çizgileri derinleşir, köselemsi bir
dokuya dönüşür.Yıllarca bronzlaşma tutkusu ile güneşlenen gençler, yaşları biraz
ilerlediğinde ışık yaşlanmasının (photo-aging) sonuçlarıyla karşı karşıya kalırlar.

Ya Solaryum?
Doğrusunu isterseniz, bronzlaşmanın tamamen güvenli bir yolu yoktur. Renginiz değişiyorsa, cildinizin hasar gördüğüne emin olabilirsiniz. Solaryum cihazları saf UVA ışını verirler. Bu tür cihazlar esasında sivilce, sedef gibi bazı deri hastalıklarını tedavi etmek için icat edilmiştir. Evet UVA ışınları gözle görülür yanıklar yaratmaz. Ama uzun vadede solaryum da aynı doğal güneş gibi cildin zarar görmesine, erken yaşlanmasına ve kanserlere neden olur. Esasında UVA ışınları, cildin içine UVB ışınlarından daha fazla nüfuz eder.

Solaryumla ilgili tek tesellimiz, kontrol altında yapılmasıdır. İnsan plajda saatleri unutup kendini kaybedebilir ama solaryum salonlarında hiç olmazsa, süresi sınırlıdır ve uzmanların denetimi altındadır.

Solaryum herkese uygun değildir:
 Hassas ve çok açık renkli ciltler ışığa karşı duyarlıdır. Bu nedenle solaryumdan uzak durmaları gerekir.
 Solaryum bazı insanlarda; şiddetli kaşıntı, mide bulantısı veya baş ağrısına yol açar. Sürekli baş ağrısı yada migrenden şikayeti olanlara, UV ışınları uygulanmaz.
 Sedef hastalığı ve akne hariç, cilt bozuklukları olan kişilere, özellikle egzema, deri iltihabı olanlara , cildinde sık sık yaralar çıkan hastalara, UV ışınları verilmez.
 Bazı ilaçlar cildin güneşe karşı hassasiyetini arttırır. Özellikle doğum kontrol ilaçları, hormonlar, sakinleştiriciler, antibiyotikler ve zayıflama ilaçları gibi. Bunlar bir çeşit ışık alerjisine sebep olurlar. Bu tip ilaçları kullananlar, solaryuma alınmamalıdır.
 Hamile kadınlar, kalp rahatsızlıkları olanlar, şeker hastaları, düşük veya yüksek tansiyonu olanlar da UV açısından yasaklı gruba girerler.
 Makyaj ve parfüm temizlenmeden solaryuma girilmez . Bazen makyaj ve parfüm ışığın etkisini arttırır ve ciltte lekelenmeye neden olabilir.

EN İYİ DOSTUMUZ, GÜNEŞTEN KORUYUCULAR:
Cildimizin güneş ışınlarına karşı direnci, rengine ve tipine göre değişir. Bazıları yarım saatte kızarır, kimisinin yanması için birkaç saat gerekir. SPF (Sun protection factor yani güneşten koruma faktörü) adı verilen ürünler, bu süreyi uzatırlar. Ne kadar yüksek faktörlü SPF kullanılırsanız, korunma süresi o kadar artar. Yalnız unutmayın, terlerseniz, suya girerseniz veya yüzünüzü yıkarsanız, yeniden koruyucu sürmeniz gerekir. Bütün gün dışarıda kalacaksanız, ancak 45 veya 60 faktör SPF sürerek kendinizi koruma altına alabilirsiniz.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment