C VİTAMİNİ, SEN NELERE KADİRSİN…

Küresel ısınma ile ülkemizin iklimleri 4 mevsimden pratik olarak 2 mevsime indi. Sonbahar, çok kısa sürerken kışlar uzun, ilkbahar 1 ayda geçip giderken yazlar uzun olmaya başladı. Dünyamız bizler tarafından hızlıca yaşlandırılmaya devam ederken vücudumuz bu hızlı geçişe çoğunlukla ayak uyduramıyor. Sonbaharın ufak tefek kırıntılarını yaşadığımız bu günlerde salgınlar artma eğiliminde. İşte burada beslenme ve vitaminler devreye giriyor. İlaç veya doktorlardan daha önemli kurtarıcılardır vitaminler. Özellikle bir vitamin var ki yazımıza da konu olan “C vitamini”, vücudumuz için olmazsa olmazlardan. Şimdi biraz da “C vitaminini” tanıyalım.

Neden, C vitamini?

Özellikle C vitamini çünkü bütün vitaminler arasında bir yarışma açılsa ve hangisinin daha çok yönlü yararları olduğu karşılaştırılsa, muhtemelen C vitamini birinci olurdu. Esasında vitaminleri karşılaştırmak mümkün değil ama C vitamini tüm diğer vitaminlerin vücutta daha etkin çalışmasını sağlayan kilit bir role sahip olduğu için biraz daha özel. En önemli özelliği de hücre koruyucu olması ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi.

Uzun yaşamın sırrı bu vitaminde saklı

C vitamini bütün vücudumuzda aktiftir. Kanda bağışıklık sistemimizin en önemli faktörlerini, kılcal damarlarımızı güçlendirir, hücre duvarlarını korur ve kollajen yapımında kritik bir önem taşır. Öte yandan yaşlanmanın baş nedeni olan toksikasyonu önler, bağ dokularını, tendonları, diş etlerini korur. Kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin yapımına yardım eder ve vücudumuzun gıdalardan demiri absorbe etmesini sağlar. Birçok araştırma C vitaminin bir antioksidan olarak bizi kanser ve kalp hastalıklarından koruduğunu gösteriyor. Hiper tansiyon hastalarında 6 hafta süreyle yüksek dozda C vitamini alınırsa, nabız ve sistolik basıncın düzeldiği görülüyor. Uzun süreli olarak C vitamini kullanımı katarakt oluşmasını önlüyor.

C vitamini sayesinde gripten tamamen korunabilinir mi?

Muhtemelen hayır. Fakat semptomların hafiflemesine ve daha kısa sürede atlatılmasına yardımcı olur. Araştırma sonuçlarına göre yoğun C vitamini takviyesi hastalık süresini % 21 oranında kısaltıyor. Ama solunum yolları enfeksiyonlarında, astım ve allerjilerde C vitamini en iyi ilaçlardan biri. Çünkü bu vitamin doğal bir antihistaminik. Yüksek dozda C vitamini polenlere, evcil hayvanlara ve diğer allerjenlere karşı vücudumuzun tepkisini azaltıyor.

Bu vitamin bir nevi gençlik aşısı mıdır?

Şeffaf ve genç bir cilt için C vitamini çok önemlidir. Hücre yenilenmesi ve cildin sıkılığını sağlayan kollajen dokunun üretimi C vitamini sayesinde mümkün olur. C vitamini her yönüyle yaşlanmaya karşı çalışır. Bu nedenle “ gençlik vitamini” olarak anılır. C vitamini eksikliğinde, yaralar geç iyileşir, cilt matlaşır ve vücut direnci düşer.

Hangi gıdalar C vitamini deposudur?

C vitamini açısından, ülkemizde bulabildiğimiz en zengin gıdalar şunlardır. Kuşburnu, kivi, çilek, limon, portakal, greyfurt gibi narenciye çeşitleri, domates, kabak, karnabahar, brokoli, mango, biber, maydanoz ve patatesdir.

Bu değerli vitamin suda çözüldüğü için vücutta depolanmaz, fazlası idrarla atılır.Yani dün yediğiniz portakalların veya aldığınız vitamin tabletlerinin size bugün yararı olmaz. Gerekli vitamin dozunu günlük olarak hatta günde 2 defaya bölerek takviye etmek gerekir. Yetişkinler için önerilen doz, yiyecekler ve vitamin tabletleri olarak ortalama 1000 miligramdır. 50 yaşından sonra ve sigara içiliyorsa, bu dozu arttırmak gerekir. Spor yaparken serbest radikaller arttığından 1-2 saat önce taze meyve yenmeli yada küçük dozda C Vitamini alınmalıdır. Farklı sorunlar için duruma bağlı olarak 2000 – 6000 mg.’a kadar çıkılması önerilebilir.

Bu vitaminin yan etkisi var mıdır?

C Vitaminini daima bol su ile almamız gerekir. Fazlası idrarla atılır. Ancak çok yüksek dozlarda ve uzun süreli kullanımda yan etkileri olabilir. İshal, böbrek taşı oluşumu, kanda demir oranının artışı, B12 vitamini metabolizmasında sorunlar veya uykusuzluk görülebilir. Zaten günlük olarak 1500 mg üzerinde C vitamini almalısınız.

Geçiş iklimlerinde vücudumuzun direnci düşer ve takviyeler ister. Bunu doğal yollardan gıdalar yoluyla yapmak hem en sağlıklısı hem de en kolayıdır. Belirli periyotlarla yapacağınız kişisel takip ile rahatsızlıklarınızı önceden sezebilir, ufak ama kurtarıcı önlemler alabilirsiniz. Özellikle mevsiminde tüketeceğiniz meyveler sizin doğal kurtarıcınız olacaktır.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment