DOĞADAKİ RENKLERİN SAĞLIĞIMIZ İÇİN ANLAMI

Doğada gözümüzün gördüğü her şey renklerden oluşur. Hatta ruhsal durumumuzu bazı renkler etkiler. Bu durumda hayat renklerden oluşuyorsa gıdaların da bir rengi var demektir. Bir ressamın tuvaline koyduğu renkler bir süre sonra tabloda canlanır. Renklerin canlılığı ressamın oluşturduğu tabloda hareketlenir, baktıkça bizim de ruhumuz şenlenir. İşte yememiz gereken sebze ve meyvelerin de bu canlı renkleri arkasında bizim sağlıklı yaşama iksirimiz yatmaktadır. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor… Bunlar yaşamın, sağlığın, her gün hayata yeniden neşeyle başlamanın renkleridir.

Doğa ananın rengi “yeşil”

Yeşil doğanın ana rengidir. Ağaçlar, yapraklar, otlar, çimenler… Bu renk “klorofil”in rengidir. Klorofil, güneş ışığını enerjiye dönüştürür ve yeşilliklerin yaşamasını, soluk almasını sağlar. Bu dönüşüm olmasaydı gezegenimizde yaşam olmazdı. Doğa için bu kadar değerli olan yeşil rengin vücudumuz için farklı olması ne mümkün? Nitekim tüm yeşil sebze ve meyveler bizim için olağanüstü bir değer taşırlar.

Tüm lahana çeşitleri, Brüksel lahanası, brokoli bizi kansere karşı koruyan gıdalardır. Brokolide bol miktarda krom bulunur. Krom kan şekerini ayarlar. Yine yeşil bir meyve olan avokadoda kalbimizi ve hafızamızı koruyan magnezyum vardır. Uzmanlar, sindirimi çok rahat olan avokadoyu, özellikle bebeklerin ilk maması olarak tavsiye ediyorlar. Bu meyvenin içerdiği E vitamini kalbe iyi gelirken, yüksek potasyum ve magnezyum oranı depresyona neden olan uyuşukluğu engelliyor, kalbimizi ve beynimizi koruyor. Koyu yeşil yapraklı sebzeler Karoten, E vitamini, K Vitamini ile doludur. K vitamini kanın akışkanlığı için son derece önemlidir.

Yeşilbiberlerde ve narenciyelerin kabuklarında rutin adı verilen bir madde bulunur. Rutin kolon tümörlerini önler ve kolesterolü düşürür, C vitamininin kullanılmasına yardım eder. Bezelye de çok önemlidir. B vitamini ve protein deposu gibidir.

Yeşillerin en önemlilerini sayacak olursam, zor bir seçim ama şöyle özetleyebilirim: Salatalık (kabuklu) , Brüksel lahanası, brokoli, bezelye, lahana (anti kanser ve anti aging diyetlerin baş gıdasıdır) marul, ıspanak, enginar.

Hayati öneme sahip her şeyin rengi “kırmızıdır”

Domates, vişne, kiraz, çilek… Özellikle domates ve çilek C vitamini bakımından son derece zengindir. Kirazlar bioflavonoidlerle doludur. Bunlar kansere karşı savaşan komandolar gibidir. Domates bizi kanserden koruyan başka bir maddeyi, likopen almamızı sağlar. Çilekte de likopen vardır. Ama domatesin fazla bilinmeyen yönü, aynı zamanda uykumuzu düzenleyen ve bağışıklık sistemini koruyan melatonin kaynağı olduğudur.

Dikkatin rengi “sarı”

Limon, greyfurt, balkabağı, kavun, tohumlar… Limon ile greyfrutun ne kadar yararlı olduğunu, ne kadar zengin birer C vitamini deposu olduklarını bilmeyen yoktur. Bal kabağı ve tohumlarda ise cholin denilen bir madde bulunur. Bu madde B vitamini ile birlikte sinir sistemimizin dengesi için gereklidir. Ya muz? Muz zengin bir potasyum kaynağıdır ama melatonin bakımından da zengindir. Uyku sorunları çekiyorsanız akşamları size bir muz yemenizi öneririm. Sarılara devam edersek soğan, selenyumla doludur. Selenyum stratejik bir maddedir. E vitaminini selenyum olmadan kullanamayız.

Hayat içerisinde karşılaştığımız en sık iki renk beyaz ile siyahtır. Ama her ikisini de var eden renkler vardır. Siyahın da arkasında beyazın da… Kırmızı, sarı, yeşil gibi.

Sağlığımızı bu pozitif duygular sağlayan canlı renklere borçluyuz. Yediğimiz yiyeceklere bir de bu gözden bakarsak bazı şeyler değişecektir. Şeklimizden düşüncelerimize, duygularımızdan söylemimize kadar yaşamımız her yönüyle evrim geçirecektir. Doğada bulunan renkli şeyleri yersek eğer daima sağlıklı, genç, dinamik bir hayatımız olacaktır.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment