NASIL SPOR BAĞIMLISI OLUNUR?

Spor denildiğinde herkesin hem fikir olduğu şey vücuda faydalarının saymakla bitmediğidir. Ama özellikle Avrupa ve Amerika’da uzun zamandır dile getirilen “sporun bağımlılık” yaptığı düşüncesinin ülkemizde de giderek yayılması bu konunun gündeme gelmesini sağlıyor. Spor yapmayı bir külfet gibi gören insanların çok olduğu gibi spor yapmadığı zaman mutsuz, depresif olan insanlar da çevremizde giderek artmakta. Belki bir kısmınızın ilk defa duyacağı bir konudan bu yazıda bahsetmek istiyorum, “spor bağımlılığı”…

Bilim insanlarının son yaptığı araştırmalarda, sporun psikolojik ve fiziksel bağımlılık yaptığı ortaya çıkmış. Yine size kendi ailemden bir örnek vererek bu durumu özetlemek istiyorum. Rahmetli babam da spor bağımlısıydı. Yürüyüş yapmaya bayılır, hava şartları ne olursa olsun aksatmazdı. Her gün sabah 10.00 -12.00 saatleri arasında yürümeyi severdi. Onu bu durumdan hiçbir şey vazgeçiremezdi. Hava şartları, sağlık problemleri onu bu bağımlılıktan alıkoyamıyordu. Spor yaparken beyinin salgıladığı mutluluk hormonuna herkes bağımlı hale geliyor. Mutluluğunun kaynağını spora bağlayıp normal bir yaşamda onsuz mutlu olamayacağını düşünüyor.

Spor bağımlısı olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Spor ile beynimizde uyarılan bu bölge ne tesadüftür ki, kokain, morfin, nikotin veya alkol bağımlısı olan kişilerin aktive olduğu yerle aynıdır.

Hayatınızın merkezinde spor, etrafında aile ve sevdikleriniz olmaya başladıysa siz bağımlı olmanın ilk adımlarını atmış bulunmaktasınız.Daha ileri vakalarda ise kişi depresyona girer, uyku bozuklukları ve kaygı bozukluğu yaşamaya başlar. Ama bağımlılığı bir sınır veya tanımla içerisine almak istersek, kişinin haftada beş günden fazla, en az iki-üç saat vücuduna zarar verecek kadar çok egzersiz yapması olarak açıklayabiliriz. Egzersiz yapmadığınız dönemlerde kendinizi suçlu hissedersiniz ya da tam tersi ne kadar yaparsanız yapın tatmin olamazsınız. Aşırı stres de egzersiz bağımlılığına sebep olabiliyor. Aşırı egzersiz bağımlılığı, vücuda fiziksel zararlar da veriyor. Kişi, aşırı su kaybı, sakatlanmalar, kemik erimesi, kalp ve dolaşım problemleri yaşayabiliyor. Aşırı egzersiz bağımlılığının tedavisinde psikolojik destek almak şart.

Kısaca kendinize bu soruları sorun

– Katı bir egzersiz rutininiz var mı?

– Bu rutini değiştirmekten korkuyor musunuz?

– Egzersizin dozu giderek artırıyor mu?

– Sporu, hayatınızdaki her şeyin önüne koyuyor musunuz?

– Bir günü bile spor yapmadan geçiremiyor musunuz?

Çözüm terapide mi?

Terapi sürecinde, kişinin bastırdığı problemlerin yüz üstüne çıkarılması ve bu problemlerin çözüme kavuşturulması hedefleniyor. Bağımlık konusunda sınır, niyet ve motivasyonda yatmaktadır. İki kişi, aynı miktarda spor yapıyor olabilir. Ancak biri sağlıklı, diğeri bağımlı olabilir. Sağlıklı olan, yaptığı şeyden zevk alandır. Kontrollü bir şekilde spor yapar ve sporu hayatının merkezine taşımaz. Bağımlı olan ise kendini mecbur hissettiği için spora gider. Bir seansı kaçırırsa kendini suçlu hisseder…

Aktivite sonrası salgılanan ve mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin, kişinin kendisini son derece iyi hissetmesini sağlar. Amerika’da yapılan çalışmalar, CEO’lar arasında bu sorunun yaygın olduğunu gösteriyor. Düzenli egzersiz, mutlaka bir uzman denetiminde, kişinin yaşına, sağlık durumuna uygun ve tabii dozunda yapılmalıdır.

Her türlü bağımlılıkla mücadelede olduğu gibi spor bağımlılığıyla mücadelede de en önemli unsur kişinin farkındalığıdır. Farkındalık, bireyin kendini neden bu kadar egzersiz yaptığıyla ilgili sorgulamaya başlamasıyla başlar. Kişi bu sırada belli ölçülerde de olsa düşünce yapısındaki değişimleri görmeye başlar. Farkındalık geliştirmeye başlayan bireyler yavaş yavaş spora ayırdıkları zamanlarını biraz daha azaltmaya ve bu zamanları başka aktivitelere ayırmaya başlamaları faydalı olacaktır. Her bağımlılık tedavisi sırasında yaşandığı gibi kişi ilk başta huzursuzluk, gerginlik, sıkıntı vb. gösterebilir. Ancak bu hormonal dengenin oturmasıyla azalacak ve zamanla tamamen kaybolacaktır.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment