Vücudumuz, cildimiz ve şeker

Hayatımızı şekillendiren hatta kimi zaman yön veren, aşırı alındığında bizi zor durumda bırakan 3 beyaz ürün çeşidi var biliyorsunuz. Un, şeker, tuz…

Her birinin etki ve tepkileri kendi içerisinde derin tartışılması gereken konulardan.

Bugün öncelikle size şeker ve şekerli ürünlerin cilt sağlığı üzerindeki etkilerinden sonra da bazı sebze ve meyvelerin cilt üzerindeki etkilerinden bahsetmek istiyorum. Cildimizi besleyen, onu kimi zaman parlak, kimi zaman kırıştıran etmenler dış etkenler olduğu kadar beslenme biçimimizden de kaynaklı. O zaman beslenme alışkanlığımız, cildimizin geleceğini belirleyebiliyor diyebiliriz.

İşin özü dengeli bir şekilde şekeri az tüketmekte yatıyor. 3 beyazı sık tüketen bütün hastalarda fazla kilo, dolaşım ve dahiliye problemi olduğu gibi, cilde yansıyan ödem ve erken yaşlanmalarla sıkça karşılaşabiliyoruz. Çünkü cilt, vücudun aynasıdır. Siz kendinize doğruları söyleyemeyebilirsiniz ama cildiniz tüm gerçekleri söyler.

Az şeker = Çok parlak ve gergin bir cilt

Şeker, vücudumuza girdiğinde nasıl bir seyir izler önce onu anlamak gerekir. Bizi şekere muhtaç bırakan durum kan şekerimizin ani dalgalı seyir izlemesinden kaynaklıdır. Bu dalgalanmayı da tükettiğimiz şekerli ürünler yaparlar. Çünkü bu tarz besinler dengelemek yerine dalgalı seyirin artmasına neden olur.

Bu besinler kana hızla karışan, pankreası aşırı insülin üretmeye zorlayan yaşlandırıcı ürünlerdir. Kan şekerini ve insilün seviyesini harekete geçirir, böylece vücudumuzda kimyasal süreç artar. Bu kimyasal salgı olayında şeker yükü hücresel iltihaplanmaya dolayısıyla kollajendeki yaşa bağlı zararları artırır. Ve zamanla erken kırışan bir cilde sahip oluruz. Vücudumuz için ideal çalışma düzeni kan şekeri oranı 60mg/dL’den fazla olanıdır.

Öğlen yemeği sonrası vücudumuzda yaşananlar

Öğle yemeği sonrası bol hamur içeren (ekmek vb) yiyecekler yenirse vücudunuzda kan şekeri artmaya başlar. Çünkü basit karbonhidratlı besinler, insüline hızlı yanıt verir. Enerjiyi yeterli alamayan beyin, aynı bir araç gibi rölanti konumda çalışır. Kendisine fazla iş yüklenmesini istemez, bu yüzden dünya genelinde istatistiksel olarak kaza oranlarının öğleden sonra arttığı görülür. Aç kalmak, kan şekerini düşürdüğü için dikkat kaybına, karar vermede zorluğa, sinirlilik haline ve yorgunluğa neden olur. Bu yüzden biz sık sık ve az yemek yenmesini öneririz. Ne olursa olsun önerilerimizde kötü bir karbonhidrat yerine iyi bir salata ve protein olacaktır.

Sebze ve meyvelerin etkisi

Genel beslenme alışkanlıkları düzeyinde bakıldığında son zamanlarda yapılan araştırmalarda sebze, özellikle fasulye türü bitkiler, zeytinyağı, fındık ve besin değerli açısından zengin ekmekler tüketenlerin; kırmızı et, tereyağ ve şekerli yiyecekler tüketenlere oranla çok daha az kırışıklıklara sahip oldukları tespit edilmiş. Karotenoid yönünden zengin olan kayısı, havuç, patates, ıspanak, kantalup kavunu ve parlak yeşil, sarı renge sahip bitkiler bu kategoride sayılabilir. Bu multivitamin katkılarıyla cildinizi yaşlanmaya karşı koruyabilir, gün içerisinde ekstra tüketeceğiniz meyve ve sebze tüketimi ile antioksidanlar, ultraviyole radyosyanlardan korunabilirsiniz.

Gün içinde sıkça tükettiğimiz sebze ve meyvelerin vitamin grubu…

A vitamini (Karotenoid): Ispanak, yaprak marul, patates, havuç, kayısı, kuşkonmaz, kereviz
B vitamini: Tahıllar, ceviz, koyu yeşil yapraklı sebzeler
C vitamini: Dolmalık biber, domates, portakal, mandalina, greyfurt, limon, havuç, çilek, kavun, kırmızı ve yeşil biber, beyaz ve kırmızı lahana, maydanoz, kuşburnu
E vitamini: Pirinç, mısır, darı, çavdar, soya, kabak çekirdeği, badem, susam, zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısırözü yağı, pamukyağı

Tüm doktorlar ciltteki problemi şeker ve karbonhidratlara bağlıyor

Bu alanda araştırma yapan ve sizlere öneri sunan doktorların aynı fikirde olduğu ortak noktalara baktığımızda, vücudun istikrarlı şekilde yüksek kaliteli proteine ve doğru yağlara ihtiyaç duyduğunu söylediklerini görüyoruz.

Özellikle bizde bağımlılık yapan şekerin içerisinde yer alan zararlı karbonhidratlar cildimizin en büyük düşmanı. Kırışık önleyici yiyeceklere baktığımızda kiraz, vişne, greyfurt, armut, erik, şeftali ve portakal gibi meyveleri görüyoruz. Hem onarıcı hem de destekliyici olan proteinler özellikle somon gibi balıklarda bolca bulunuyor. Yiyeceklerin dışında cildimizin sağlığı için sigara ve alkolden uzak durmalı gün içinde 8-10 bardak su içmeliyiz. Yine bu alanda dünyaca ünlü araştırmacı Dr. Perricone’nin “Genç görünmek için sofra şekeri, bal, pekmez, çikolata, mısır, makarna, pilav ve ekmek gibi yiyeceklerden uzak durmalıyız” sözünü unutmamalıyız.

Doğal şeker ile yapay şeker kavramlarını birbirine karıştırmayalım

Doğal şeker, meyvelerde bulunan früktoz’dur. Şeker kamışı ve pancarından işlenerek elde edilen şeker ise glikoz’dur. Glikoz, vücut çalışması için gerekli olan enerji kaynağıdır. Ama bizlerin bünyesi alınan besinlerin glikoza dönüştürülmesi ve kullanılması yönünde tasarlandığından, bu doğrudan alım sistemi bozmaktadır. O yüzden hem cildiniz hem sağlığınız için bizler sebze ve meyveleri önermekteyiz. Çünkü doğaldır…

Sonuçta yapay olarak vücuda aldığımız şekerden ne kadar uzak durabilirsek o kadar güzel bir vücuda sahip olabiliriz. Bunun için de hazır besinlerden tatlılardan, pasta, poğaça, börek, kurabiyelerden, un, yağ ve şekerden üretilmiş yiyeceklerden uzak durmalıyız.

Tekrar yazının en başına dönersek; şeker, vücudumuz için tamamen zararlı bir ürün değildir. Buradaki ayrım aslında doğal ve yapay şeker ile, aşırı vücuda yüklenen şekerde yatmaktadır.

Cildimizden başlayıp birçok kalp ve karaciğer sorununa sebep olmasının nedeni yapay olarak alınan şekerin vücuttan atılamaması ve birikmesiyle deride, organlarımızda ödemlerin oluşmasıdır.

Güne iyi bir kahvaltı ile protein (yumurta, peynir) iyi yağlar (ceviz, zeytin) ve fazla olmayan karbonhidratla başlanırsa, gün boyunca kan şekerimizi dalgalandırmadan ve düşürmeden en önemlisi aç kalmadan dengeli beslenebiliriz.

Bu durumda en büyük çözüm bizle başlayıp, bizle bitiyor…

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment