GELDİ REJİM AYLARI, GEVŞEDİ GÖNÜL YAYLARI

Soğuk geçen bir kışı atlattık, artık ilkbaharın son günlerini yaşıyoruz. Bir gün soğuk oluyor, bir gün sıcak. Havalar kendini yaza hazırlıyor. Yakında incecik giysilerle aynaların karşısına geçeceğiz. Ve aldığımız kilolarla, artan sellülitlerle ne yapacağımızı, kara kara düşünmeye başlayacağız. Şu sıralar kimi görseniz, “Pazartesi günü rejime başlıyor.”

Şok rejim tuzağına düşmeyin

Fazla kiloların kimseye faydası yok. Genç-yaşlı herkesin yaşam boyu buna dikkat etmesi çok önemli. İnanın bu konuda estetik en son sırada geliyor ama motivasyon konusunda önde gidiyor. Öte yandan her sene kilo alıp vermek ise oldukça tehlikeli. Ne yapıp edip ideal kilomuzu bulmamız ve onu yaşam boyu korumamız lazım. Gelgelelim çoğumuz her yaz başında “Bikini rejimleri” yapıp, her kış biraz daha fazlasını geri alıyoruz. Bu yazıda sizlere rejim reçeteleri vermeyeceğim. Zaten bu reçetelerin kişiye özel hazırlanması gerekir. Kilo kontrolü için en temel birkaç ilkeden bahsedeceğim. Bunların başında, “Şok rejimler”den kaçınmanız geliyor. Size bir haftada birkaç kilo vereceğinizi vadeden rejimler çok tehlikelidir. Bu tip rejimlere itibar edenler, eninde sonunda daha fazla kilo alırlar. Bunu birçoğunuzun kendi deneyimlerinden bildiğine eminim.

Çözüm, düzenli ve sağlıklı beslenmede yatar

Şişman insanlara dikkat ederseniz, bu kişiler genellikle öğün atlarlar, yemek yerine tatlı, sandviç, hamburger, pop corn, cips gibi abur cuburları yerler. Büyük çoğunluğu sabah kahvaltısı etmezler, bazıları fazla kahve, meşrubat veya alkol alırlar, akşam yemeğini geç yerler vb. Bu tip insanlar bir yandan kilo alırken zaman içinde hastalıklarla da boğuşmak zorunda kalırlar. Sonuç olarak, rejim yapmanın temel prensibi, “Düzenli ve sağlıklı beslenme”dir. İyi bir diyet programı daha iyi beslenmenizi sağlar, metabolizmanızı hızlandırır, vücudunuzdaki kas kütlesinin artmasına yardımcı olur. “Şok” diyetler genellikle yağları eritmek yerine su ve kas kaybına yol açar. İnsanın aç kalması vücudun kendini koruma altına alıp, enerji üretimini durdurmasıyla sonuçlanır. Bu durumda kilo vermek mümkün olmadığı gibi yaşam kalitesi de kaybolur. İnsan halsiz, kafası karışık bir şekilde sarhoş gibi dolaşır.

Bazı temel ilkeler işinizi kolaylaştıracaktır

Aşırı kiloluysanız, doktora görünmeniz iyi olur. Hormonal sorunlarınız olması muhtemeldir. Ama hedefiniz 3-5 kilo veya en fazla 10-15 kilo vermekse bunu kendi başınıza veya bir estetik merkezinin yardımıyla başarabilirsiniz. Aşağıdaki temel ilkeleri de hiç aklınızdan çıkarmayın:

1 – Diyet yaparken hiçbir öğünü atlamayın ve yararlı besinler almaya özen gösterin. Aç kalmayı aklınıza bile getirmeyin.

2 – Beyaz un, beyaz şeker, hayvansal yağlar, kızartmalar, hazır yiyeceklerden, kafeinden ve soslardan uzak durun.

3 – Hedefiniz, haftada sadece 1 kilo vermek olsun.

4 – Spor yapmayı ihmal etmeyin. Günde en az bir saat yürüyüş yapın veya yüzün. Özellikle sellülit sorunu olanlar bunu mutlaka yapmalıdır çünkü spor kan dolaşımını düzenler.

5 – Sabah uyanır uyanmaz 1 bardak ılık su için. Gün boyunca en az 2 litre su içmeyi de unutmayın.

6 – Diyet süresince bol bol balık, taze meyve, sebze ve baklagiller yemelisiniz. Ancak üzüm, muz, havuç, patates ve mısırdan uzak durun.

7 – Yemekten sonra hemen meyve yemeyin. 2-3 saat midenizin boşalmasını bekleyin. Aç karnına, yemekten yarım saat önce meyve yiyebilirsiniz.

8 – Sabah kahvaltısını ihmal etmeyin. Akşam yemeklerini de elinizden geldiği kadar erken saatte yemeye çalışın.

9 – Yemeğinizi yavaş yiyin ve her lokmayı iyice çiğneyin. Eskisine göre ne kadar çabuk doyabildiğinize şaşıracaksınız.

10 – Kilo verdikten sonra, 1 yıl süre ile kendinize dikkat edin. Bu süre içinde formunuz ve alışkanlıklarınız yerleşmiş olacaktır.

Doğru zaman “şu an”

Bir de ideal kilo meselesi var. Bu konuda gerçekçi bir yaklaşım gerekir. Her insanın vücut yapısı farklıdır. Herkes kendi “normal”ini hedeflemelidir. Beklentileriniz normallik sınırları içinde olursa, düş kırıklıkları yaşamazsınız. Bütün mesele karar vermekte. İsterseniz şu andan itibaren yeni bir programa geçebilirsiniz. Ama pazartesiyi beklerseniz, bu ertelemenin sonu hiç gelmez…

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment