YAZIN CİLDİNİZİ ATEŞE ATMAYIN!

Yazın kavurucu sıcak günlerinde deniz ve güneşin cazibesine karşı koymak mümkün değil. Bütün yıl boyunca özlediğimiz günler geldi. Deniz kıyısında olmak insanları nasıl da gevşetip dinlendiriyor. Suya girmek, yüzmek, dalgaların sesini dinlemek, özgür ve hafif giyinmek, açık havada olmak, gökyüzünü hissetmek, sohbetler, eğlenceler. Uzun bir yürüyüşe çıktığımızda veya plaja giderken yüzümüze kremler sürüyoruz, önlemler alıyoruz. Ultraviyole ışınlarının büyük kısmı (%60-80 oranında) bulutlardan bile geçerek cilde ulaşıyor.

Güneş ısınları suyun 30 cm altına kadar ulaşıyor

Denizde, havuzda güneş ışınlarının şiddeti yansımayla artıyor. UV ışınları suyun en az 30 santim altına kadar ulaşıyor. Bu ışınlar tüm bağışıklık sistemini bozuyor, kanser riskini ciddi ölçüde arttırıyor! Güneş yüzümüzün kırışmasına neden olurken, iç organlardaki yansımaları hastalıklarla ve erken yaşlanma ile kendini gösteriyor.

Kırışıklığın neden güneş hasarlarıdır

Hastalarımın cildini kontrol ederken daima kulak arkasına bakarım. Kulağımızın arkası, başımızda güneşle karşılaşmayan biricik yerimizdir. Bu nedenle cildimizin en bozulmamış, orijinal halini incelemek gerektiğinde orayı referans alırız. Şöyle bir dikkat ederseniz, vücudumuzun güneş görmeyen yerlerinde kırışıklıktan bahsedemeyiz. Sarkmalar veya başka cilt sorunları olabilir ama kırışıklık çizgileri yoktur. Çünkü kırışıklıkların nedeni güneş hasarlarıdır.

Kontrolsüz yanmaktan kaçının

Tişörtün dışında kalan yüz, boyun, kollar ve eller adeta başka bir insana aitmiş gibi bronzlaşır, insan iki renge bölünür. Böyle tezatlar bikiniyle yanmışsak hoş görünür ama tişört izleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim! Bir de “şoför yanığı” var ve bu farkına varmadan birçoğumuzun başına geliyor.

Rastgele güneşten koruyucu kullanarak korunduğunuzu sanmayın

Güneşten koruyucunuz muhakkak cildinizin yapısına uygun olmalıdır. Bu özellikle yağlı ciltler için daha da önemlidir. Cilde uygun olmayan güneş yağları ve güneşten koruyucular siyah noktaları artırır, sivilcelenmeye neden olur.

Antioksidan gerçeğini unutmayın

Güneş ışınları vücudumuzdaki serbest radikalleri arttıran en önemli etkenlerden biridir. Bu sizin için ne ifade eder? Doktorlar için, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve tüm hastalıklara davetiye çıkarılması anlamına gelir. Derimiz, beynimiz, dolaşım sistemi, kalbimiz, kanser türleri ve aklınıza gelebilecek her türlü yaşamsal işlev tehlike altına girer. Bağışıklık sistemimizi koruyabilecek en etkili destek antioksidanlardır. Bu nedenle güneş yükseldikçe antioksidanların sağlığımız için önemi artar.

Cildinizdeki lekeleri hafife almayın

Güneş gören yerlerinizde bir yara veya tahriş varsa, onun kalıcı bir lekeye dönüşmesi işten bile değildir. Bu tıraştan kalan bir tahriş de olabilir, patlayan bir sivilcenin altındaki hassas deri de olabilir, kaşlarınızı alırken yaptığınız bir hata veya sinek ısırığı bile olabilir. Cildinizde en küçük bir tahriş varsa, bu günlerde onu kapatmadan dışarı çıkmayın. Biraz iyileştiğinde de sık sık güneşten koruyucu ile sıvayın.

Güneş gözlüğü sadece bir aksesuar değil!

Güneşte elimizde olmadan gözlerimizi kısarız. Yalnız gözlerimizi mi kısarız, aynı zamanda alnımızı buruşturur, kaşlarımızı çatarız. Estetik açıdan bakınca da durum pek iç açıcı değildir. Göz çevresindeki deri son derece incedir. Güneş ışınları göz çevresindeki ince deri tabakasını aşırı derecede zorlar. Onu daha da kurutur, inceltir, kılcal damarların çatlamasına neden olur. Parlak ışıktan korunmak için yapılan göz kısma mimiği, kaz ayakları denilen kırışıklıkları başlatır, kaş çatma çizgilerine, alındaki yatay çizgilere ve ağız çevresinin de buruşmasına yol açar. Tüm bu nedenlerle, güneş gözlüğünü sakın ihmal etmeyin.

Dudaklarınızın güneşi sevmez

Güneş uçukları arttırır. Asitli meyveler, meşrubatlar, diş macunları ve sabunlar dudak çevresinde lekelere neden olurlar. Dudaklarınızı sık sık yalayıp ıslatmak gibi bir huyunuz varsa, aklınızda olsun, tükürük de leke yapar. Dudaklarımızı korumak için en az 15 faktörlü bir güneşten koruyucu kullanmalıyız. En pratik çözüm, renkli veya renksiz, güneşten koruyucu rujları seçmektir.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment