YAŞADIĞINIZ STRESE BİR DE HORMONLARIN GÖZÜYLE BAKIN

Mutluluğu arayanlar kervanına her gün yeni birileri katılıyor. Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalık gibidir ve etrafınızı bir anda sarmaya başlar. Siz de o sarmalın içerisine girdiğinizde bir bakarsınız ki bazı şeyler gerilemeye başlar. Hiç dikkat ettiniz mi, huzurlu olduğunuz zamanlar aynadaki görüntünüz ne kadar farklıdır? Cildiniz daha taze, sivilcesiz, göz ve ağız kenarlarınız daha gergin, yanaklarınız daha dolgun, gözleriniz parlak görünür. Beliniz daha ince, karnınız daha düz, sellülitler daha az, kalçalarınız daha sıkı durur. Bunun iki nedeni vardır, ilki mutsuzluk nedeniyle salgılanan negatif hormanlardır. Bir diğeri ise yine mutsuzluk nedeniyle olumsuzlukları daha sık görmemiz sorun haline getirmemiz. Gergin, stresli ve mutsuz olduğunuzda, yüzünüzde hemen sivilceler belirir, uçuklar çıkar, saçlarınız incelir, göz altında torbalar oluşur, gözler, alın ve ağız çevresinde kasılmalar başlar.

Stres neler yapar?

Stres; yüksek tansiyon, dolaşım bozuklukları, kalp hastalıkları, şeker hastalığı ve sindirim sistemi ile ilgili bir çok sorunun temel nedenidir.

Stres altındayken, hormon dengelerimiz bozulur, göz bebeklerimiz büyür, kalbimiz daha hızlı çarpmaya başlar, kan basıncı artar, tansiyonumuz yükselir, kaslarımız sertleşir ve tabii kan şekerimiz yükselir. Bütün bunlar stresin sonuçları. Zaten stres genellikle sonuçlarıyla konuşuluyor. Nedenini bulamadığımız her belirti, stresle izah ediliyor. Stres adeta günah keçisi. Ama nedenlerine gelince, onları inceleyen pek yok. Tamam hayata bakış açısının stresi desteklediğini biliyoruz, sporun, düzenli beslenmenin, yoga ve meditasyonun bizi rahatlattığını biliyoruz, psikiyatriste gidip kendimizi çözümlemeye çalışıyoruz ama elle tutulan fizyolojik bir neden aramayı aklımıza getirmiyoruz. Bunların hepsi gerekli olsa da, fizyolojik bir neden varsa, onu da bulup çıkarmak zorundayız. Yoksa bir ömür boyu stresle baş etmek için strese girmek zorunda kalabiliriz.

Sinirlilik, sürekli endişe ve tedirginlik, evham veya öfke, sizce karakterinizden mi kaynaklanıyor? Belki de değildir. Bütün bunlar beslenme sorunlarına veya hormon bozukluklarına bağlı olabilir. Son yıllarda yapılan hormon araştırmaları, davranış biçimlerimizin, hormon seviyeleri ile ilgili olduğunu gösteriyor.

Tiroid hormonu yetersizliğinde neler olur?

– Stres’e karşı direnciniz zayıflar.

– Gerilim yaratan bir durumdan sonra kendinize gelmekte güçlük çekersiniz.

– Sorunlarla mücadele etmek istemezsiniz.

– Aşırı duygusallık baş gösterir.

– Hakkınızı savunamazsınız.

– İradeniz zayıflar, yaşamınızı düzene sokamazsınız.

– Kendinize değer vermemeye başlarsınız.

– Ruhsal durumunuz dalgalanır.

– Nedensiz yere endişe ve tedirginlik hissedersiniz.

– Sabahları daha bitkin ve isteksiz oluyorsunuz.

– Gece yatağa yatınca sorunlar kafanıza takılır.

Hormonların vücudumuza oynadıkları oyunlar

– Eğer kolayca öfkeleniyorsanız, kortizol hormonlarının işi olabilir.

– Gece yatmayı, sabah kalkmayı sevmiyorsanız, kendinize hemen “gece kuşu” veya “depresyondayım” damgası vurmayın. Belki de melatonin hormonuna ihtiyacınız olabilir.

– Çabucak sinirlenip sesinizi yükseltiyorsanız, kolayca kırıcı sözler söyleyebiliyorsanız, “mahallenin delisi” olduğunuzu sanmayın. Temel hormon eksiklikleri sizi bu hale getirmiş olabilir.

– Peki, ya evden çıkmak, kalabalıklara karışmak istemiyorsanız? Bu da genellikle hormonal sorunlara işaret ediyor. Kadınlardaki menapoz veya erkeklerdeki andropoz döneminde karşılaştığımız tüm değişimler, hormon dengelerinin eseridir ve büyük ölçüde düzeltilebilir.

Hormonların düzeni ilaçlarla mı sağlanmak zorunda?

Bütün bunlara teslim olmamak elinizde. Yeter ki ihtiyacı olan destekleri kendinden esirgemesin. Hormonları mutlaka ilaç olarak almak zorunda değilsiniz. Yaşamınızı düzene sokarak, meyve ve sebze ağırlıklı beslenerek, yeteri kadar spor yaparak, seyahat ederek, yapıcı insanlarla görüşerek ve severek çok şeyi düzeltebilirsiniz.

Stresten kurtulmak için hep kolayı seçer ve antideprasan haplara sarılırız. Çözüm yanı başımızda dururken uzaklarda dolaşır, görmezden geliriz. Bugüne kadar yaptığınız stres ile baş edebilme yöntemlerini bu seferlik bir kenara koyunuz. Eksilen vitaminleri, mineralleri, amino asitleri ve hormonları vücudunuzda doğal bir şekilde yerine koymaya çalışın. Bu yorucu bir yöntemdir ama sizi mutlu edebilecek gerçek çözümdür.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment